Fermantasyon

Fotoğrafa dair iki önyargı var. İlki, bireysel bir üretim olduğu kabulü. İkincisi ise, bir sonu, bir bitişi, bir nihayeti imlediği. Fermantasyon fotoğraf inisiyatifleri sergisi her iki önyargıya meydan okuyor.

Fotoğrafın bir dil olduğu sıkça söylenir ve dil olgusu bireysellikle bağdaşmaz; en az iki kişi gerektirir. Zira dil bir göstergeler dizgesi olarak uzlaşı (konvansiyon) sürecinde şekillenir ve değişir. Eğer fotoğraf yoluyla bir dil kuruyor, bir anlatı oluşturuyorsak bunu tek başımıza yapmamız olanaksızdır. Başka bir deyişle, eğer fotoğraf bir dil ise, bu dil onu kullanan herkesin ortak eseridir ve her dilin yol açtığı gibi gerçekliğin ortak bir zihin haritası oluşturulmuştur. Diğer konuya gelince; fotoğrafla sıkça ilişkilendirilen yakalamak, dondurmak, hapsetmek vb. mevhumların ima ettiği bitiş, ya da en azından kreşendo, apaçıktır ki fotoğrafçıların ürettiği bir hüsn-ü zan olmaktan öteye gitmiyor. Her bir fotoğraf, fotoğrafçının bu alana yönelmesiyle başlayıp o fotoğrafın varedilmesiyle devam eden ve ancak o fotoğrafın her bir kopyası yok olduğunda -o da belki- nihayete eren bir süreci ima eder. Fermantasyon sergisi kollektivite içinde çalışan, yani zaten bireyselliğe temkinli yaklaşan fotoğrafçılardan ilhamla işte bu iki yönelimi görünür yapma çabasındadır: etkileşim içinde, birlikte üretim ve yalın kat bir sonuçtan ziyade zamana yayılan, gündelik hayatla harmanlanan bir sanat deneyimi.

Sergideki tüm işleri birbirine bağlayan bir kavram, serginin iç tutarlılığı ve gündem ortaklığı için gerekliydi ve vardı. Bu kavramı gizli tutmak, izleyiciyi de sürecin içine çekmek bakımından benimsediğimiz bir tercih. Bir serginin duvarlara asılan resimlerden daha fazlası olduğuna inanan bizler, yaklaşık bir buçuk aydır mayalanmakta olan ve gün yüzüne çıktıktan sonra da köpürmeyi sürdüreceğini umduğumuz Fermantasyon'a sizleri sadece bakmaya değil, müdahil olmaya çağırıyoruz.

;