Göç ve Sürgün
İÇERİDE DIŞARIDA SÜRGÜN
“Göçlerle oluşmuş ve tarihinde sayısız göçler yaşamış bir coğrafyada yaşıyoruz.
Nihai kertede hepimiz “göç”ün çocuklarıyız!
Yeri, yurdu ya da sınırı var mıdır bunun? Bilinmez.
Lakin insan(lık) durup dururken kendisini yersiz yurtsuzlaştırmaz.”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) rakamlarına göre dünyada zorla yerinden edilmiş kişi sayısı 103 milyonu geçmiş durumda. Buna ek olarak ülkeler içerisinde yerinden edilenlerin sayısı da 53 milyonun üzerinde. BM Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) ‘2022 Dünya Göç Raporu’na göre ise, 2020 itibarıyla dünya genelinde 281 milyon göçmen bulunuyor.
İnsanlık tarihi, aynı zamanda bir göç ve sürgün tarihidir. Kimi zaman ekonomik nedenler, kimi zaman doğal afetler, kimi zaman ise savaşlar ve zulüm insanları yurtlarından koparmış, başka diyarlara sürüklemiştir. Bu hareketlilik içinde, “sürgün” ve “mültecilik” kavramları zorunlu yerinden edilmenin ve insani dramın en keskin ifadeleridir. Göç, siyasi zor yanı sıra bir tercih veya ekonomik beklentilerle ortaya çıkabilecekken, sürgün, temel hakların ihlalinin bir sonucudur.
Ülkemizde de geç Osmanlı’dan bugüne kadar sürgün politikası kesintisiz devam etmiştir. Hapishanelerde sürgün politikası ise muhaliflere karşı bir yıldırma politikası olarak uygulanmış, özellikle siyasi mahpuslar ailelerine uzak kentlere sürülüp mağdur edilmiştir.
İşte biz Görülmüştür Kolektifi ve Redfotoğraf Grubu olarak Karşı Sanat Çalışmaları’nın desteğiyle bu yıl içeriden ve dışarıdan gelen “sürgün” temalı eserlerle bir sergi hazırladık. Bunun için onlarca hapishaneye, yüze yakın politik mahpusa -binbir engeli aşarak ulaştık ve bu temada eser istedik. İçeride istemleri dışında sürgünü yaşayan, 10-20-30 yıldır mahpus olan şairler, yazarlar ve çizerler talebimize olumlu yanıt verdiler. Birbirinden kıymetli, derinlikli, estetik düzeyi bizde şaşkınlık ve hayranlık uyandıran “sürgün” temalı eserler yolladılar. Redfotoğraf grubundan arkadaşlar da bu temada fotoğraf çalışıp sergimizi tamamladılar.
Amacımız, yüzyıllardır süren bu trajedilerin nedenlerine, hapishanelerde keyfi bir ceza olarak uygulanan sürgün ezasına, Akdeniz'in bir mülteci mezarlığına dönüşmesi gibi on binlerce insanın göç yollarında ölümüne neden olan politikalara ve “toprağın yara izlerine” dikkat çekmektir.
Redfotoğraf Grubu – Görülmüştür Kolektifi – Karşı Sanat Çalışmaları